3. Uluslararası Muğla Arıcılık Ve Çam Balı Kongresi

“3. Uluslararası Muğla Arıcılık ve Çam Balı Kongresi” 01 – 04 Kasım 2012 tarihleri arasında Marmaris Grand Yazıcı Mares Otelde; 18 farklı ülkeden ve ülkemizin hemen hemen tüm illerinden 780’i konaklamalı, 350’si günübirlik olmak üzere, günlük yaklaşık 1100 kişinin katılımlarıyla gerçekleşmiştir.

Kongrede 45’i sözlü, 24’ü poster olmak üzere toplam 69 bildiri, yurt içinden ve yurt dışından gelen 146 bilim insanı tarafından sunulmuştur. Fransa, Kanada, Portekiz, Yunanistan, Porto Riko, Azerbaycan, Fas ve Sudan’dan bilim insanları bildirileri ile ülkelerini temsil etmişlerdir. Kongrede sunulan tüm bildirilerin toplandığı Bildiriler Kitabı kongre öncesinde basılarak katılımcılara dağıtılmıştır.

Kongre, sektörün tüm paydaşlarını buluşturmuş, arıcılarımız teorik bilgi edinmelerinin yanı sıra uygulama ile ilgili konularda da deneyimlerine katkı sağlamıştır. Arıcılık, Orman Çevre İlişkileri, Arı yetiştiriciliği ve Hijyen, Ana Arı Yetiştiriciliği ve Damızlık, Arı Sağlığı, Çam Balı Üretim Alanları, Apiterapi, Arı Ürünlerinin Pazarlanması-Markalaştırılması, Kamu başlıklı oturumlarda sözlü bildiriler sunulmuştur. Konunun uzmanları tarafından bal üretiminde ana arının önemi, antibiyotiklerin bilinçsiz kullanımının arı sağlığı ve özellikle insan sağlığı yönünden tehlikeli boyutları, çam balı üretim alanlarının oluşturulması, ormanlarımızın arıcılarımızın hizmetine bilimin öncülüğünde sunularak bal ormanlarının kurulması, apiterapinin insan sağlığı yönünden önemi, pazarlama ve markalaşmanın önemi detaylı şekilde tartışılmıştır. Kongre sürecinin değerlendirilmesi düzenleme kurulu tarafından kongrenin son oturumunda gerçekleştirilmiştir.

Önceki kongrelerden farklı olarak bu kongrede Türkiye ve Muğla arıcılığının teknik ve ekonomik sorunları, konularında uzman olan ulusal, uluslararası akademik kariyer sahibi bilim insanları ve kurum yetkililerinin katılımı ile çalışma grupları oluşturulmuştur. Apiterapi ve Ballı Bitkiler, Arı Yetiştiriciliği, Arıcılık Teknolojisi, Arıcılık Ekonomisi ve Kamu konu başlıklarıyla beş ayrı salonda üç gün boyunca günlük 7–8 saati aşan interaktif tartışmalar yapılmıştır. Oturumların süresi katılımcılar tarafından belirlenmiştir. Kamu oturumuna Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve Kamu Bankaları yetkilileri dönüşümlü olarak katılmışlardır. Bakanlık temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri, özel sektör temsilcileri, banka temsilcilerinin katılımı ile sorunlar tartışılarak ve çözüm önerilerine ulaşılmıştır. Böylece hedef kitle olan arıcılarımız, kongrede her konudaki sorularına doğrudan konunun uzmanları tarafından cevap bulabilme olanağı yakalamışlardır. Kongrenin otel ortamında düzenlenmiş olması bu açılardan büyük avantaj sağlamış, kongre süreci adeta bilim kampına dönüşmüştür.  Gerçekleştirilen bu konsept, gerek yerli bilim insanları ve arıcılarımız tarafından gerekse yabancı konuklarımız tarafından çok olumlu ve verimli bulunmuştur.

Bununla birlikte arıcılık sektörü konusunda faaliyet gösteren firmalar ürünlerini ve çalışmalarını açılan stantlarla tanıtmışlardır. Toplantı salonlarının bulunduğu kongre merkezi fuaye alanı, fuar alanı olarak planlanmıştır. Sektör ile ilgili firmalar 30 adet stand alarak kongreye katılmışlardır. Arıcılarımız gelişen teknolojiyi inceleme ve alışveriş etme fırsatı bulmuşlardır. Sektör paydaşlarının da birbiri ile kaynaşması ve birbirine yön vermesi de sağlanmıştır.

Kongremizde Dünya Arıcılar Birliği (Apimondia) tarafından 2017 Dünya Arıcılık Kongresi için İstanbul’un adaylığı resmen ilan edilmiştir. 2014 yılında yapılacak olan Apislavia Arıcılık Kongresi’nin, Muğla’da 4. Uluslararası Muğla Arıcılık ve Çam Balı Kongresi ile birlikte yapılması için Balkan Birliklerinden teklif gelmiş ve bu teklif kabul edilmiştir. Bu bağlamda 4. Uluslararası Muğla Arıcılık Ve Çam Balı Kongresi ve Apislavia Arıcılık Kongresi 2014 yılında Muğla’da yapılması karara bağlanmıştır.

3. ULUSLARARASI  MUĞLA ARICILIK VE ÇAM BALI KONGRESİ SONUÇ BİLDİRGESİ
Marmaris, 01-04 KASIM 2012

Bal Arıları ve Arıcılık

Bal arıları doğal dengenin ve ekosistemin en önemli halkalarından birini oluşturur. Bu bağlamda son yıllarda tüm dünyada görülen kitlesel arı ölümleri bilim insanları tarafından endişe ile izlenmekte arı ölümlerinin nedenleri araştırılmaktadır. Ülkemizde de son yıllarda görülen iklim değişiklikleri ve bunun arılar üzerindeki olumsuz etkileri ve bu olumsuzluklara karşı arıcılarımızın uygulamaları geniş manada ilgili bakanlıklar ve üniversitelerce ele alınmalıdır.

Arıcılık, tüm dünyada gün geçtikçe büyüyen bir sektör olup tarımsal üretimin sürekliliğine olan katkısı nedeni ile her geçen yıl daha da önemsenmektedir. Ayrıca, başta bal üretimi olmak üzere diğer arı ürünleri ile birlikte toplumun sağlıklı beslenmesine önemli katkılar sağlayan bir üretim faaliyetidir. Üniversitelerimizce yapılan polinasyon faaliyetleri, son yıllarda üniversitelerin Bitkisel Üretimler bölümlerince yapılan çalışmaların tarımsal üretime katkıları bir kez daha teyit edilmiştir. Bu anlamda ülkemizin tarım alanlarında arılarımızın en ekonomik şartlarda kullanılması gerekliliği üzerinde durulmalıdır.

Arıcılık, Türkiye için sosyoekonomik önem arz etmekte, kırsal kesimde yaşayan ve yeterli işlenebilir toprağı olmayan on binlerce aile için yaşam kaynağı oluşturmaktadır.

Çam Balı Üretim Alanları

Çam balı üretimi için gerekli olan Çam Pamuklu Koşnili “Marchalinahellenica”nın zararlı böcekler kapsamından çıkarılacaktır. Arıların salgısından çam balını ürettikleri Çam Pamuklu Koşnili “Marchalinahellenica” arıcılık ve çam balı açısından bir doğal varlık olarak görülmesi hususundaki görüşler Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu’nun açılış konuşmasında “ Bu böcek zararlı böcekler sınıfından çıkarılacaktır. Artık yararlı bir böcektir” şeklinde ifade edilmiştir.

Üretim ve ihracatında “tekel” olduğumuz çam balı için ulusal strateji belirlenecektir. Çam balı üretim aracı olan Marchalinahellenica’nın iklim koşullarına göre populasyon dinamiği araştırılmakta, doğal yayılış alanları, Basralı alanlarda bakım ve silvikültürel uygulamalar Muğla İli Arı Yetiştiricileri Birliği, Süleyman Demirel Üniversitesi ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi tarafından yürütülmekte olan “Muğla Yöresi Kızılçam Ormanlarında Çam Balı Üretiminin Sürdürebilirliği ve Karşılaşılan Sorunların Giderilmesi” isimli projemiz ile açıklığa kavuşturulacaktır.

Çam balı üretim alanlarında yapılaşmaya izin verilmemeli ve Basralı alanlardaki bakım kesimleri bal üretim dönemleri sonunda Nisan ayında yapılmalıdır. Marchalinahellenica’nın sıcak ve kurak yıllardaki yaşam koşulları bilimsel olarak ortaya konabilmelidir.

Orman ve Çevre İlişkileri

Orman içinde, teşkilatların uygun bulduğu boş alanlara nokta arı işletmeleri kurulmalıdır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından arı işletmelerine su, duş ve tuvalet imkanları sağlanmalıdır.

Orman ve arıcılar arasındaki gereksiz olan yer sorunu ivedilikle çözülmeli ve orman alanlarından faydalanma imkânları en üst seviyede olmalıdır.

Arı Yetiştiriciliği ve Hijyen

Yetkili kurumlarca ve birliklerce oluşturulan komisyon tarafından belirlenen modern arılık yerlerinin düzenlenmesi durumundaçevreden bulaşan hastalık etkenleri veya diğer patojen etkenlerden kurtulunarakhijyenik ve steril ortamlar sağlanacaktır. Sağlanan bu koşullarda daha sağlıklı ürünler elde edilmesi imkanı sunulacaktır.

Arılıklarda kullanılan kıyafetlerin, malzemelerin, sulukların, kovanların, temel peteğin dezenfekte edilerek hijyeninin sağlanması hususunda eğitimler verilmelidir.

Apiterapi

Ülkemiz arıcılığının Dünya arıcılığı ile rekabet edebilmesi için sadece bal üretimi değil, ülkemizdeki her arı işletmesinin arı sütü, polen ve propolis üretmesi gerekmektedir. Bu anlamda arı sütü, polen ve propolis üretimini teşvik edici önlemler alınmalıdır.

Bilim insanları ve birlikler tarafından apiterapi konusunda tüketiciler için görsel ve yazılı basın kullanılarak eğitim ve seminerler tarzında bilgilendirici aktiviteler ve programlar yapılarak apiterapi konusunda tüketiciler aydınlatılmalıdır.

Ana Arı Yetiştiriciliği ve Arı Islahı

Kongremizdeki bildirileri genel olarak toparladığımız zaman ülkemizde ve dünyada arı ırklarında genetik bir kirlilik mevcut olup, bu genetik kirliliğinin önüne geçilemediği zaman toplu arı ölümleri ile karşılaşabileceğimiz ortaya çıkmaktadır.

Dünyadaki arı ırklarının yaklaşık % 20’sini barındıran Türkiye bal arılarının gen merkezi konumundadır. Bu genetik çeşitliliğin ve zenginliğin korunması gelecek kuşaklara olan bir borcumuzdur. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yerli gen kaynaklarımızın korunmasına yönelik diğer türlerde gösterdiği çabayı yerli arı ırklarımızın korunması konusunda da göstermelidir.

Bu bağlamda, ülkemizin herhangi bir bölgesinde yetiştirilen ana arıların ülkemizin her yerinde satılmasının ve yurtdışından damızlık dahi olsa ana arı ithalatının önlenmesi hayati önem arz etmektedir. Aksi takdirde genetik kirlilik oluşacak, sahip olduğumuz genetik çeşitlilik ve zenginlik heba olacaktır.

Benzer şekilde, ülkemiz arı gen kaynaklarımızın yurt dışına çıkarılması da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın iznine bağlı olmalıdır.

Ülkemizde ciddi bir damızlık ana arı sorunu bulunmaktadır.  Ülkemizin yetkili kurumları çok acilen ana arı yetiştiriciliği konusunda baştan bir düzenlemeye gitmelidir. Bölgesel bal arılarının ıslahına yönelik çalışmalara hemen başlanmalıdır. Arı ıslahında; Varroa ve Amerikan yavru çürüklüğüne dayanıklı hatlar oluşturulması konusunda çalışmalar yapılmalıdır.

Ülkemizdeki ticari ana arı üretiminin hiçbir şekilde özüne uygun yapılmadığı gerek kamu, gerek üniversiteler, gerekse birlikler tarafından bilinmesine rağmen bir türlü önlemler alınamamıştır. Ülkemiz arıcılığının selameti açısından ana arı üretiminde gerekli düzenlemeler acilen yapılmalıdır.

Sağlıklı Arı Yetiştiriciliği ve Girdi Kontrolleri

Kongremizin en çok ilgi çeken konuların başında sağlıklı arı yetiştiriciliği gelmiştir. Bu konu ülkemiz arıcılığında bir milat olarak değerlendirilmektedir. Artık ülkemizde arı hastalıkları ve mücadele değil sağlıklı arı yetiştirme konusunda bilgilendirilmelere üreticilerimiz önem vermektedir.

Ülkemiz arıcılığının fiili şartları göz önüne alınarak ilgili tüm kurum ve kuruluşların katılacağı ülkesel arı sağlığı projesi hazırlanıp hayata geçirilmelidir. Özellikle Varroa, Amerikan Yavru Çürüklüğü ve Nosema ile mücadele konusunda bu tür projelere acilen ihtiyaç duyulmaktadır.

Ülkemizin ve dünyanın en büyük sorunlarının başında ve her hastalığın çıkış sebeplerinden gösterilen Varroaektoparaziti ile ilgili olarak toplu mücadele yöntemleri kullanılarak gerekli mücadelenin yapılması konu uzmanları tarafından ortak görüş olarak kongremizde belirtilmiştir ve bunun örnekleri dünyada bazı ülkelerde mevcuttur. Bu bağlamda ülkemizde Varroa ile mücadelenin tek yolunun toplu mücadele olduğu ve bunun yapılmasının da zorunlu hale getirilmesi gerekmektedir.

Sağlıklı arı yetiştiriciliğinin temeli sağlıklı girdi kullanımı ile başlamalıdır. Arı hastalıkları ile mücadelede mum ve petek basım üniteleri yeniden yapılandırılmaları gerekmektedir. Bu anlamda, hijyenik olmayan mum üniteleri ve sterilize şartlarını yerine getirmeyen petek basım ünitelerine ruhsat verilmemeli, verilen ruhsatlar yenilenmemelidir.

İthal mum girişi yasaklanmalıdır. Analizleri yapılmayan mumların kullanımına müsaade edilmemelidir. AB ülkelerinde yasaklanan ancak ülkemizde hala kullanılan tarım ve arı ilaçlarının kullanılması yasaklanmalıdır. Tarım alanlarında kullanılan bilinçsiz ilaçlamalar arıcılığın gelişmesini ve geleceğini engellemektedir. Mutlaka tedbir alınmalıdır.

Arı Ürünlerinin Pazarlanması ve Markalaştırılması

Türkiye kaliteli bal üretim ve ihracatı açısından gerekli tüm koşullara sahip bir ülkedir. Bu durumdan yararlanabilmek için, üretim uluslararası standartlara uygun olarak yapılmalıdır. Üretim maliyetlerini rekabet edilebilir düzeylere çekebilmek için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, üniversiteler, üreticiler ve ihracatçı birlikleri gereken çabaları göstermelidir.

Birim kovandan üretilen ürün artışı sağlanmalıdır. Bölgesel balların standardı oluşturulmalıdır. Üreticiden tüketiciye satış kanalları açık tutulmalı, arıcı teşvik edilmelidir. Ulusal marketlerde üretici birliklerine yer verilmelidir.

Eğitim

Ülkesel ve bölgesel eğitim projeleri hazırlanmalıdır. Tüm eğitim çalışmaları uygulamalı yapılmalıdır.  Birim kovandan alınan ürün miktarını artırıcı görsel eğitimler verilmelidir. Kalıntısız bal üretimi ve sağlıklı arı yetiştiriciliği konularında eğitim projeleri yapılmalıdır.

Arı ve arı ürünleri konusunda yazılı ve görsel yayın organları aracılığı ile toplum bilinci oluşturulmalıdır. Arı sütü, polen ve propolis üretimi, işlenmesi, paketlenmesi ve depolanması konularında uygulamalı eğitim projelerine ağırlık verilmelidir.

Destekler

Tarım ve hayvancılığa sağlanan destekler kapsamında arıcılara da yeterli destek sağlanmalıdır. AKS’ye girmiş arıcılar bal ve balmumu analizleri,  polinasyon, polen ve arı sütü üretimi, genç ve kaliteli ana arı kullanımı konularında desteklenmelidir.

Arıcılığa verilen destek sadece arıcılar ve arıcılık yönünden değil bitkisel üretimde ürün ve kalite artışı yönünden de değerlendirilmelidir.

Kırsal kalkınma projelerinde arılıklar işletme olarak kabul edilip, işletme bazlı destekler sağlanmalı, her bir arılığın bir işletme olduğu unutulmamalıdır.

Destekler iki ana tema üzerine kurulmalıdır.

  • Kaliteli üretim esas alınmalı, kalite ve verimliliğin devamı için teşvik ve desteklemeler kalite ve verimlilik esasına göre verilmelidir.
  • Verimlilik, floral kapasitemizin diğer ülkelerden daha zengin olmasına rağmen birim kovandan alınan ürün yönünden çok geride olduğumuz görülmektedir. Dünya pazarlarında var olmanın temel koşulları olan verimlilik üzerine desteklemeler oluşturulmalıdır.

Diğer Öneriler

  • Ana arı desteği plan ve program dahilinde tekrar çıkartılmalı, arı sütü, polen ve propolis gibi diğer arı ürünleri de destekleme kapsamında yer almalıdır. Kaliteyi arttırıcı tedbirler, işin sanayi kısmından değil üretim kısmından başlanarak gerekli destekleme tedbirleri alınmalıdır.
  • Kırsal kalkınmada projeli işletme kuran gezginci arıcılara %75’lik sermaye desteği oluşturulmak suretiyle arıcılığın modernizasyonu sağlanmalı ve işletmeler hijyenik alet ve ekipmanlardan yapılmalıdır. Konu ile ilgili olarak TAB düzeyinde proje çalışmalarımız sürdürülmekte olup bu yönde yapılacak atılımlar ilk üretim yerinin iyileştirilmesini ve dolayısıyla üretimde kaliteyi meydana getirecektir.
  • Sözleşmeli arıcılık modelleri uygulanmalı, üreticinin ürettiği ürün kayıt altına alınmalı, ürünler çiftlikten sofraya izlenmeli ve üretimde kalitesizliği tetikleyen etmenler ortadan kaldırılmalıdır.
  • Birlikler kurumsallaştırılmalıdır. Birlikler arı sağlığı konusunda veteriner hekim, arı yetiştiriciliği hususlarında uzman ziraat mühendisi ve gıda güvenliği, üretim ve paketleme konusunda da gıda mühendisi istihdam edebilmelidir. Bu anlamda bakanlık birlikleri teşvik etmeli ve desteklemelidir.
  • Bal borsası oluşturulmalı, kalite konusunda sorumluluk alan birlikler, pazarlamada da söz sahibi olmalı ve birlikler ekonomik olarak desteklenmelidir.
  • Üreticinin üretimden kaynaklanan sorunları olmamalıdır. Planlı ve programlı bir şekilde her arıcı, her bölgede üretim yapabilmelidir.
  • Her ne şartlarda olursa olsun sektörün dünya bal pazarının içinde olması için şartlar zorlanmalıdır. Arıcılığımızın planlanması ve stratejileri bu perspektiften bakarak oluşturulmalıdır.
  • Arıcılık işletmelerinde kalitenin yanında üretim deseni çeşitlendirilmeli ve yeni üretim metotları üreticiler ile buluşturulmalıdır.
  • Tarımsal alanlarımızın verimliliği arıların polinasyon etkinliğine bağımlı olduğundan tarıma verilen desteklerden arıcıların da aynı ölçüde yararlanması sağlanmalı ve bitkisel üreticilerin bu gerçeğin bilincinde olarak arıcıyı dışlamak yerine ona sahip çıkılması gerçeği anlatılmalıdır.
  • Bal ve diğer arı ürünlerinin pazarlanmasında AB’de kooperatiflerin önemli rol üstlenerek üreticinin rekabet şanssını artırdığı göz önüne alınarak ülkemizde de üreticilerin pazar gücünü oluşturacak sistemler geliştirilmeli ve ulusal marketlerde birliklere yer verilmelidir.
  • Ülkemizde bir arıcılık merkezi olan Muğla’da Arıcılık Araştırma Enstitüsü kurulmalıdır.
  • Tüm tarım sektörleri Bakanlık bünyesinde TARSİM olarak sigortalanmaktadır. Tarım sektörleri içerisinde en önemli yere sahip olan arıcılık üretim faaliyetini sağlayan arı kolonileri de TARSİM kapsamına alınarak sigortalanmalıdır.